Cuma, Eylül 25, 2009

Şimdi Okullu Olduk


Dudu okula başladı. Geçen hafta fasülyeden gittiğini saymazsak, bugün ilk kez okula gitti. Okul çıkışı karşılaştığımızda, okulun nasıl gittiğini sordum. Okulla ilgili söylediği tek şey;

- 5 tane telefüse çıktık.

oldu. Tüm gün boyunca beş kez teneffüse çıkmak dışında hiç bir şey yapmamışlar anladığım kadarıyla...

Dudu'nun öğretmeni : İlk dersimiz, gün boyunca kaç kez teneffüse çıkılır. Bunu bugün uygulamalı olarak öğreneceğiz çocuklar. :)))

Pazartesi, Nisan 06, 2009

Kısa Kısa


Duru kız, sabahın kör vaktinde sıcak yatağından kalkıp (06.20) servis yolu beklediği için, akşamları yatış saati de 20.30'lara denk geliyor. Evde her akşam, "Ödevini bitirdin mi?" "Bu akşam çizgi film yok." ya da çizgi film varsa, masal yok. Resim yapacaksan, çizgi film yok, gibi çoktan seçmeli bi hayat sürüyor. Öyle akşamlardan bir akşamdı bugün. Öğretmeni bu el kadar kızanlara, sayfa sayfa alıştırma verdiği ve benim el kadar kızanım, diğer el kadar kızanlar gibi saat 12.00'den sonra eğitim mesaisini bitirmeyip eve gelmediği ve mesaisi saat 19.00'da bittiğinden, bu alıştırmaları yapmakta yemekten sonraya kalıyo. Öyle olunca da ya ödev ya çizgi film arasında gidip geliyor.
- Dur hadi anneciğim, geç kalacaksın. Bak bu akşam çizgi film yok.
- Uff yaa anne yaaa.
- Annecim uyku saatin geldi.
- Anne. Hem kreşteki arkadaşlarım, hem anaokulundaki arkadaşlarım hiç benim kadar erken yatmıyorlar.

Eh haliyle merak ediyorum bu konuyu. biraz da alaycı soruyorum.
- Nerden biliyorsun senden geç yattıklarını.
(EE bu kadar kurcalarsan cevabı da alırsın. Buyrun cevap)
- Çünkü hem anaokulundakiler, hem de Kreştekiler "ADANALI"yı seyrediyorlarmış.

Hain kadın nası kıyar, nası tavuklarla uyutur, bi ADANALI'yı bile seyrettirmezsin. Offf anne offf.

************ ----------------- **************

Sizi bilmem ama ben kek yapıldıktan sonra, yaptığınız kapta kalan çiğ kek hamuruna bayılırım. Özellikle tam sıyırmam ki çiğ çiğ yiyeyim. Bu akşam da kek yaptım, Duru'da çiğ hamurdan istedin, ona torpil geçip sıyırmadan verdim kabı. Küçük kaşığıyla kek hamurunu yerken kafasını kaldırmadan şöyle dedi.

- Sen tanıdığım en iyi annesin.

*********** --------------- ************
Şirin - Abla ne yaptın?
Ada - Bilgin giderken ev mantısı bırakmıştı onu yaptım Duru'ya
Şirin - Bilgin ne yapıyo sahi haberleşiyor musunuz?
Tam bu esnada, telefonun arkasından bi ses duyuldu. İlle burnunu sokacak, ille sohbete katılacaklar ya, valla bizim üretimler böyle oluyo.
Ayşenaz - Ne Bilgin mi? Ben onu çok seviyorum.

Evet teyzem sana sormuştuk, iyi ki cevap verdin.

not: (Bilginciğim hani vardı ya fikrin mi? Uyku vakti mi? işte aynı öyle çıktı sesi:)))) )

Cumartesi, Mart 14, 2009

miniminacık, kara koca gözlü, kıvırcık saçlı, boğmuk boğmuk kollu bir kızdı onu ilk gördüğümde. meyveli süt istiyordu annesinden ki ülkemizde süt belki de yeni yeni kutulara girmişti. Oysa onların yaşadığı ülkede sade süt değil meyvelileri bile vardı. uzun aralarla çok seyrek görüştük. 2000 yılında genç bir kız olarak geldiğinde, birbirimizi daha iyi tanımıştık. Nasıl da aklı başında, nasıl da kendinden emindi. Onu çok sevmiş, gittiğinde özlemiştim. En son yüzyüze 2005 yazında görüştük. Zaman hızlı işte; az önce telefondaki sesini duydum. Evliliğe ilk adımı atmış, sesi çok mutluydu. Herşey istediğin gibi olur, hep mutlu olursun, yolun açık olsun tatlı kuzen...

Perşembe, Şubat 26, 2009

aşenaz büyüyo...

Okuyanlar bilir, benim iki yıl önce bi yiğenim olmuştu, hatta Dudu'yu da bu senin kardeşin diye kandırmıştık. Bildiniz aşenaz... Bizim Ayşenaz bu haftasonu iki yaşını bitirecek, mini minicik el kadar bir kız. Görünüş bu ama eminim içinde bi afacan var. Annesi yani benim kızkardeşim olacak insan evladıda, bu el kadar kıza şu şiiri öğretmiş...

Saat dokuzu beş geçe
Atam Dolmabahçe'de
Gözlerini kapamış
Bütün dünya ağlamış.

Doktor doktor kalksana
Lambaları yaksana,
Atam elden gidiyor
Çaresine baksana.

Uzun uzun kavaklar
Dökülüyor yapraklar
Ben Atam'a doymadım
Doysun kara topraklar.

Hadi kızın oku şiiri diyo. Bizimki kafasını hızlıca aşağı indirip, önce selamını veriyo. sonra başlıyo bülbül gibi okumaya. İzleyenler gülmekten yerde, annesinde de bir böbürlenme sormayın gitsin. Kızım daha iki yaşında değil ama şakır şakır şiir okuyo. Laf aramızda ben de şaşkınım bu durumdan ya neyse... Geçenlerde, laf nasılsa oraya gelmiş, Ayşenaz'la annesi arasında şöyle bir konuşma geçmiş:

- Ayşenaz, sen Atatürk'ü biliyor musun?
Ayşenaz kendinden emin.
- Hı hı biliyorum.
Annesi şaşkın.
- Sen Atatürk'ü tanıyor musun yani?
- Evet tanıyorum.
- Peki kim Atatürk Ayşenaz?
- Doktorun arkadaşı....

Perşembe, Şubat 19, 2009

oi va vio

you ask me,
why it is i come to you,
when someone else is just as good.
i asked them but they said the same,
didn't even ask my name.

explain to me
just what it is you have to lose
take a minute in my shoes
don't it feel like you've paid your dues
already

i'll show you,
that all our fates are so entwined
don't lose your faith in humankind
just don't forget my state of mind
is fragile.

together,
we can enjoy the taste of dignity
as long as you believe in me
i'll show you my reality
i've seen a few.

you ask me,
why it is i come to you,
when someone else is just as good.
i asked them but they said the same,
didn't even ask my name.

another refugee

Çarşamba, Ocak 28, 2009

Yeni Yılınız Kutlu Olsun...
Yeni yılın ilk ayını doldururken, buralara bi yerlere yazdığım, bu yazdıklarımı okuyan siz sevgili okurlarım geldi birden aklıma.
Yokluğunuzda çok bi şey olmadı desem yeri... Aşenaz büyümeye devam ediyor. Dudu'nun artık okullu olduğunu biliyorsunuz. Ben de malum ekmek kavgasında:) Yazacak bi şeyler olmadı mı olmaz olur mu oldu da benim yazasılarım gelmedi. Mesela Yursema kızımız uzun süredir, mutlu yuvasında dişi kuşluk yapıyor. Bili de yakında yurtdışı yolcusu. Duru okul tatil diye babasında ve hastalanmış yatıyo. Aşenaz'ın annesi olacak kendini bilmez kardeşim, ingilizce de ingilizce diye kendini parçalıyo. Neymiş efendim Hastralya'ya gidecekmiş. Neyse bu konuyu konuşmak istemiyorum. Sonra efendim, yeni bi hastalık edindim. Kalori sayma hastalığı, malumunuz fazla sayacak param olmadığı için, kalorilerimi sayayım dedim. 1 Kg. 7.000 kaloriymiş. Tabiiiii okudum öğrendim herşeyleri. Yarın itibariyle ilk 7.000 kalorimi tamamlayıp tartıya çıkacağım. Tabi bu 7.000 kalori benim bünyede 1 kg. eksiklik yaratmazsa, kendimi fındık fıstık karamel çokomel çokokreme vereceğim. İş ev, ev iş arasındaki kısır döngüm mutazaman devam ediyor. İkimizde ( Hem işim Hem ben) bu işten çok sıkıldık ama yapacak bi şey yok. 5 yaşındaki küçük yavruma her akşam ekmek getirmek zorundayım. Gerçi Duru'ya kalsa ben çalışmasam da bize ekmek alan olurmuş. Efenim Yursemadan istermişiz, Pilgin'den istermişiz hattta Purçak'tan bile istermişiz. Haa bu arada, Purçak artık bizim orda çalışmıyo, özlediğim şeyi yaptı, evinin kadını oldu. Hoş ben istesem de evimin kadını olamam, çünkü evde kadın olunacak bi adam yok:))))) Çok arzu ettiği annelik yolunda ilk adımı attı. Hepiniz adına hayırlı olsun diyor, sağlıklı doğumlar temenni ediyorum. Bu arada, ülke nüfusunu artırmayı düşünen başka arkadaşlarımda var tabi. Onlara da hayırlısı neyse o olsun diyorum. diyeceğim o ki, bu yani. Yok yazmak istemiyo canım yine. Şimdilik selam eder, gözlerinizden öperim efenim.