Çarşamba, Kasım 29, 2006

Duru'ya

Uzun zaman olduğunun farkındayım. En son 11 kasımda yazmışım ama ondan öncede dişe dokunur bi şi yok gibi. Aslında her akşam aklıma geliyo bi kaç satır yazmak ama pc başına oturduğumda yazmak istemiyorum. Biraz kafam meşgul son zamanlarda, bir şeyleri sonuçlandırmam, bi sürü karar vermem, bir sürü yazıp çizmem gerekiyo... Eh fazla zamanımda kalmadı aslına bakarsan balım. Önümüzdeki haftaya bunların hepsini yapmış olmam gerekiyo. Böylece kafamı kurcalayacak çok fazla şey de kalmayacak haliyle ve ondan sonra da yine eskisi gibi oyunlar oynayacağız ve sen uyuyunca yaptıklarını yazacağım. Böyle konuşunca da yazdıklarımın çok kayda değer olduğunu düşündüğümü sanma, alt tarafı bi günlük karalıyorum. seninle, senin büyümenle, birlikte büyümemizle ve sen büyürken yaşadıklarımla (seninle ya da sensiz) ilgili aklımda kalanları sana aktarıyorum. Son zamanlarda sana fazla vakit ayıramadığımın farkındayım. Eskiye oranla daha gergin ve daha sabırsız olduğumu da biliyorum ama inan bu yaşadıklarımın hiç seninle ilgisi yok tarçınım. Dediğim gibi bu biraz büyük olmakla ilgili bi şey, yetişkin olmakla, sorumluluk almakla. Ama geçecek çok kalmadı.

Bu hafta yanımda olmamış olman ikimiz için de iyi oldu. Ben daha sakin kafayla düşünebiliyor ve sana tüm vaktimi ayıramadığım için vicdan azabı çekmiyorum. Eminim sen de orada mutlusundur. Bugün babanla konuştum, doktorlar geniz etinin olduğunu ameliyatla alınması gerektiğini söylemişler. Korkulacak bi şey yok. Sebelin de vardı, o da aldırdı. Endişe etme hiç, bak ben hiç korkmuyorum. Bi kaç doktor amcaya daha göstereceğiz onlarda mutlaka olmalı diyorlarsa, doktor amcalar kısa bi süre için uyutacaklarmış seni, uyandığında yanında elini tutuyor olacağım ve izin verirlerse eğer; kucağıma bile alıp sarılacağım sana. O yüzden endişe etme baharım. Seni özlüyor ve seviyorum. Öptüm.

Cumartesi, Kasım 11, 2006

Bırak Konuşsunlar (Merak Edene) - Nazan Öncel

Mutabakat



Artık gördüğünüz üzere yardımcı bir hanıma para ödememe gerek kalmadı. Artık kızım koca kız oldu. Ev işi, ütü, çamaşır, bulaşık hiç zor gelmiyor. Tek bi sıkıntımız var, o da iş yaparken gelinlik giyme hevesi. bunu da aştık mı gel keyfim gel diyeceğiz artık.




Duru hanım son zamanlarda pek bi huysuzlaştı. Kendini eve atar atmaz, önce odasını bi kolaçan ediyor arkasından da talan. Sonra çeşitli aralıklarla ve ardı sıra gelen, "oyuncak", "yego" (lego), "abara" (araba), "bebek", "hamuy" (hamur), "çizci film" (çizgi film), "yap-bos", "kipat" (kitap) gibi sızlanmalar eşliğinde gelen ağlama krizlerine dönüşen duruma çok uzlaşmacı bir yol buldum(k). Duruyla masaya oturup bu konu üzerinde konuşarak mutabakata vardık. Mutabakatımızı yazıya döküp, evin en uğrak, en görünen yerine astık. El sıkıştık ve anlaştık. Yalnız sözleşmemizin yazılı kısmı , çizgilerle desteklendi.




Şimdi duru akşamları geldiğinde bu gece ne gecesi diyo. ben de durucum bugün çarşamba yani 3.gün say bakalım 3.günü, bugün ne günüymüş diyorum. Yüze biraz şaşkın bakıyo. Sözleşmemizin yanına gidip birlikte sayıyoruz. 3.günü bulduğumuzda Duru "yasasınn sidi, çizci film günü" diye sevinerek odasına gidiyor. Yukarıdaki sözleşmeden de açıkça anlaşılacağı gibi,
pazartesi - araba, bebek, lego günü
salı - oyun hamuru günü (siz bi şeye benzetmeseniz de çizdiğim bizim durunun oyun hamuru kutusunun aynısı)
çarşamba - çizgi film günü
perşembe - yap-boz günü
cuma - ? bilemediniz mi? ayol bi şi çizmemişim serbest gün. cuma ne isterse oynarım kızımla.


Not: şimdi baktım da bizim mutabakat pek silik çıkmış en kısa zamanda net bi tane çekip yüklücem buraya.