Pazar, Haziran 18, 2006

Size geçen gün gidip, izleme fırsatı bulduğum, başkalarının istese de seyredemeyeceği, seyretse de benim gözümle göremeyeceği ve bildiğim kadarıyla, aynı ekip aynı kadroyla bi daha ki sene yapılsa bile, aynı olmayacağı bir gösteriden bahsetmek istiyorum.

Bu gösteri ki, tüm ailemizi, geçtiğimiz cumartesi, sabahın 7.00'sinde kalkıp kahvaltı edip, özenle giyinmemize neden olan, bulduğu her yumuşak nesne üzerinde gerekirse ayakta bile uyumayı becerisine sahip, 30 yaşında koskoca bi kadını, 38,5 derece ateşe, yutkunma zorluğuna ve baş dönmesine rağmen yollara dökebilecek kudrete sahip bir gösteriydi. İlkti, tekti, tekrarı olmayacaktı. İnsanın yaşamı böyle anlar bütününden ibaret olduğunu bi kez daha hatırlattı bana. İşte öyle tekrarı olmayacak, yaşamımdaki anlardan biriydi. Gösteri merkezine vardığımızda umduğum bir kalabalıkla karşılaştım. Sahne arkasını görmeme bile izin verildi. Hatta orda gösteriye katılacakları kaydetmeme, fotograf çektirmeme bile ses çıkarmadılar. Sahne öncesi son hazırlıklarını, büyük bir gürültü ve bağrış çağrışla yapmalarını, gözlerimdeki ve yüreğimde pırıltılarla seyretttim. Çok güzeldiler, çok saf, çok içten, çok samimi. Biraz sonra yapacakları şeyi ciddiye bile almıyorlardı. Biraz daha oyalanıp, seyirciler yanında yerimi aldım. Ve perde .

Başlarında elişşi kartonlarından yapılmış birer şapka, kırmızı tişört, beyaz etek ya da şortlarla ön sıralara oturanlar ve arkalarında beyaz tişört, siyah pantalonlular hazır bi şekilde selamladılar bizleri. Ön sıradakiler seyirciler arasında annelerini aradı. Görebilenler, içtenlikle el salladı."anne bak ben burdayım" diyordu yüzlerindeki gülümseme.Dudu'nun da gözleri adasını aradı. Buluşunca, gözleriyle sevgi gönderdi, hiç profesyonelliğini bozmadan (belki de el sallamaya üşenmişti bilmiyorum). Arka arkaya gelen gösteriiler, şarkılar, şarkılı oyunlar, kediler, arılar:))) Arı kanatları için ada ile semyaanın tartışmasını getirdi aklıma. " offf anne bak öyle olmaz o" "aaaa kızım sen de herşeyi biliyosun" , " aman anne yap o zaman ne diyeyim", " kanatlarına boncuk da işlesek mi" , "anneeee bi kanatları dik tutalım, hem boncuk isteseler söylerlerdi. öteki çocukları üzmeyelim. " , " asıl öteki çocuklar işlemiş de dudu boncuksuz kalırsa görürsün", " offff anne bu kanatlar böyle yumuş ymuş olacak, olmayacak işte." , " babana söyleyeyim yenisi bulsun, sen de bildiğin gibi yap." , "anneeeeee." :)))))

Doyumsuz bi gösteriydi, kelimelerle ifade edemeyeceğim kadar güzel, heyecanlı, sürprizlerle dolu ve çok eğlenceli. Dudu'nun ve arkadaşlarının deliller gibi hoplaması, Dudu'nun kemeri ne zmaan alıp ne zaman bırakacağına karar verememesi ve hep kendini ısırdığını iddia ettiği Eyen'le kolkola girme çabaları eminim tüm seyirciler için mutluluk vericiydi. Ama hepsinin de dışında söylemek istediğim, bizim görmediğimiz (asllında kulisi gördüm biliyorum siz bilmiyorsunuz) perde arkasında, bu gösteri için çaba sarfedenler için bir kaç cümle söylemek istiyorum. Aslında isim açıklamak doğrumu bilmiyorum ya. Yasimiin teyze, Gösde örtmen, Asibe tiyze, sebis amca , Zeyiha örtmen (isimini bildiklerim ve tanıdıklarım var ama bilmediğim varsa özür diliyorum onlardan da) Her biri, yaşları 2,5 ile 6 arasında değişen çocukların, ailelerine bu kıymetli hediyeyi sunabilmek için çok emek sarfettiler. Sadece öncesinde değil, gösteri sırasında da, replik verdiler, onlardan çok dans ettiler, onlardan çok terlediler, onları giydikmek ve hazırlamak için yoruldular. Sahne arkasında olduğunuzu, çok emek, sevgi, şevkat verdiğinizi, her biri en az kendi çocuğunuz gibi sevdiğinizi ve zaman zaman kendi çocuğunuzdan daha çok özen gösterdiğinizi biliyorum. Sizin varlığınız, her sabah Dudu'nun Ada'sından ayrı geçireceği zaman diliminde her ikisinin de mutlu olmasını sağladığınızı bilmek istersiniz diye düşündüm. İyi ki varsınız. Tüm çocuklarından ayrı zaman dilimi geçirmek zorunda kalıp, sizi tercih eden anneler adına teşekkür ediyorum...