Pazartesi, Kasım 05, 2007

duduya

çocukluk garip bi şey. küçük sorunların bile dünyanın sonu olduğuna inandığımız dönemler... küçük kavgaların, küslüklerin, hataların abartıldığı, geri dönüşün asla mümkün olmadığına, hiç bir hareket ya da durumun, içinde bulunulan hali değiştiremeyeceğine, cinlere, perilere, hortlaklara inandığımız dönemler...

Bi gün böyle çocuklukla ilgili abartılarımızı oturup konuşuyorduk yakın bi kız arkadaşımla... ben anlatıp güldüm kendi küçüklüğüme, o ise; gülmeden sırasının gelmesini bekledi anlatmak için... anlattığı hikaye çok uzun değildi aslında, uzatıyorsam bu biraz benim hayalgücümden kaynaklanıyordur.

9 - 10 yaşlarındaymış. kızarkadaşları arasında belki önemli olmak, belki değişik olmak, belki de ilgilerini çekmekti maksadı tam bilemiyorum, bi sohbette, okuldaki beğendiği çocukların isimlerini vermiş kızlara... kızlar şaşkınlıkla bakmışlar.

bi kaç gün ya da hafta sonra bi gün bisikleti ile gezerken mahallenin bela çocukları (her mahallede vardır hani, kedinin kuyruğuna teneke bağlayan, bakkalldan sakız çalan, çocuk yaşta sigaraya başlayan, araba lastiklerini indiren, sağa sola sataşıp kavga çıkaran) yolunu kesmiş, üç kişimişler. içlerinden sadece ramazanın adını unutmamış. yolunun kesilmesinden tedirgin bisikletini çevirmek istemiş, ramazan olan bisikleti yakalayıp sağa sola sallamış, "ver bi turda biz binelim." demiş. Biraz direnç gösterince de , gizli saklı köşelerde oğlanlara yaptıklarını bildiklerini söylemişler, hatta bununla da yetinmeyip, bizim onlardan eksiğimiz ne ki, ver bisikleti yoksa herkese anlatırız demişler.

Bu konuşmaya maruz kalan kız çocuğu 9-10 yaşlarında, bunu söyleyen çocuklarda 12 - 13 yaşlarındaymış. Çaresizlik içinde bisiklete binmelerine izin vermiş ve dönüşlerini beklemiş. sonra da bisikletini geri alıp, büyük bir korku ile eve ulaşmış. Ve ondan sonra ki 10 gün boyunca gerekli olmadıkça dışarı çıkmamış, okuldan eve gideren ya da okuldan eve gelirken hep koşmuş, diğerlerine bi daha yakalanmamak için. ne yapacağını bilmiyormuş. çocukların istediği herşeyi yapması halinde başına ne gelebileceğini kestiremiyormuş, yapmaması halinde küçücük mahallesinde (onun kocaman dünyasında) onun hakkında düşünecekleri geceler boyu uykusunu kaçırıyormuş. Kendini o kadar yalnız ve çaresiz hissediyormuş ki, ailesine söylemesi halinde ona inanmayacaklarını ve onu suçlayacaklarını düşünüyormuş. Korkusundan ne kadar kaçarsa kaçsın, bi gün yine karşılaşmış. Ramazan denen p.. ve arkadaşları yine yoluna çıkmışlar. yine aynı şeyleri tekrarlamışlar ve bu kez adres ve saat vermişler kendisine gelmesi için.

Çok seçeneği kalmamış küçük kızın, ya dediklerini yapmak ya da ailesine söylemek. hangisi daha kötü olacağına karar veremiyormuş bi türlü. biraz düşünmüş ve şöyle demiş kendi kendine. gitmeyeceğim ve bu durumda annem babam da dahil tüm mahalle benim kötü kız olduğumu düşünecekler ve annemle babam bana kızacak, beni cezalandıracaklar. madem duyacaklar önce benden duysunlar. sevmeceklerse de sevmesinler.

Olan biteni annesine anlatmış, korkuyla, endişeyle ve başına gelecek her türlü cezaya razı olarak. annesi duyduklarını, onun yokluğunda babasına anlatmış. bi kaç saat sonra babası gelmiş eve, korkmasına gerek kalmadığını söylemiş. ayrıntıları ise annesinden öğrenmiş. Babası, gidip ramazan'ın babasıyla konuşmuş. oğlun benim kızımı rahatsız ediyor türünden ters bi şeyler söylemiş, o sırada babasının yanında olan ramazan da tanık olmuş bu konuşmaya . kızın babasının cümlesi biter bitmez ramazanın babası okkalı bi tokat atmış ramazana sorgusuz sualsiz. kızın babası da çıkış gitmiş fırından.

Netice, arkadaşımın korktuğu gibi olmamış. annesi de babası da onun yanında olmuşlar, çünkü kızlarını tanıyorlarmış. üstelik 9 yaşında bi kız çocuğunun ramazanın iddia ettiği şeyleri yapabilme kapasitesini de göz ardı etmiş olamazlar.

Kızın tek kusuru, kızlar arasında beğendiği çocukların adlarını söylemekmiş. tek yaptığı şey, tek günahı, tek kusuru buymuş. Bu onun o mahalle için ahlaksız olmasına yetmiş. ondan sonrası çocuklar arasında kulaktan kulağa hızla ve değişerek yayılmış ve önüne kocaman bi ahlaksızlık olarak çıkmış.

Canım kızım... Yaşadığın çevrenin ahlak sınırlarını bilmen her zaman mümkün değildir. O küçük kız gibi, sadece isim söylediğinden ya da ne bileyim rujunun rengi, eteğinin boyu yüzünden haksızlığa maruz kalabilirsin. böyle olduğunda etrafındakilere ve yaptıklarına tarafsız bi gözle bak. kararı kendin ver. başına korkunç bi şey geldiğini düşündüğün zamanlarda, başına gelen her ne olursa olsun, bize anlat. asla yalnız olmak, yalnız başa çıkmak, yalnız çözüm bulmak zorunda değilsin. yaşadığım sürece üstesinden gelemeyeceğini düşündüğün şeyleri seninle birlikte göğüslemeye hazırım, bunu hiç unutma. insanlar bazen çok acımasız olabilirler. ama hiç bi sorun üstesinden gelinmeyecek gibi değildir. Anlatmayı dene, inan bana rahatlayacaksın.