Pazar, Mayıs 14, 2006

tarçın eller( only for duru)


Bir parça mukavva, biraz boya, 6 tane fiyonk ve 12 tane burgu makarna, bir adet ada ile çekilmiş ve kesilmiş fotograf, sarı yaldız boya, rengarenk sulu boya ve minicik tarçın elleri...

Sonbahardı geldiğinde, derin bir sezsizlik sonrasıydı benim için... Heyecanla bekliyordum gelişini ama geldiğinde böyle olacağını bilmiyordum. Daha kucakladığım ilk anda koca ve meraklı gözlerinle etrafı beni süzdün. Öyle karmakarışıktım ki... Heyecanlı, mutlu, çaresiz, yorgun, ağrılı ve yaralı. Gözlerimden süzülenlere engel olamıyor ve kahkahalarla gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Sana seslendiğim ilk seferde beni duyup koca bir sesle varolduğunu, duyduğunu ve üstelik anladığını da ilan ettin herkese.

Ne kadar küçük
Ne kadar savunmasız
Ve aslında ne kadar da güçlüydün...

Adım adım büyüdüğünü seyretmek, hayatı senin gözlerinle algılamak, tecrübelerine tanıklık etmek, öğretmek ve öğrenmek. Hayatım boyunca çıkabileceğim en güzel yolculuğa davet ettin beni. Senin gözlerinle hayat daha bir yaşanılası, daha bir tutunalısı, daha bir sevilesi...

Şimdi yorgunluğum, ağrılarım, acılarım ve yaralarım yok. Yenilendim. Yeni bir hayata senin küçük tarçın ellerinle başladım. Senin minik ayaklarınla adımlıyorum yolları. Senin dilinle öğreniyorum nesnelerin adını. İyi ki geldin ne çok öğrenecek şey varmış. Bugün öğrendiğim gibi, bir parça mukavvayı kalp şeklinde kesmeye çalışan, onu yeşilin değişik tonlarına boyayan, bir boyalı fiyonk makarna altına iki tane burgu makarnayı yapıştıran, o kalbin ortasına adasıyla çekilmiş fotosunu yapıştıran ve bunu hayatında en sıradan şeymiş gibi uzatıp, "anneeer gunün kuttu olsun" diyen minik tarçın eller. Bak balım, ada yine bi şey öğrendi, küçük bir mukavva parçasının, tarçın ellerle paha biçilmez bir hal alacağını...

İyi ki geldin. İyi ki annenim. Anneler günüm kutlu olsun.