Cuma, Kasım 02, 2007

Alo ben ebru nası yardımcı olabilrim?


teknolojiyi de kullanmasını da seven bi insan evladı olarak, internet bankacılığını da kullanıyorum. oturduğum yerden sağa sola para gönderiyor, fatura ve kredi kartı ödüyo, arada canım sıkıldıkça banka gidip, hesap bakiyemi kontrol ediyo, ayın sonunu getirip getiremeyeceğimi hesap ediyorum.

Geçen gün, işim acele, çıkıcam bi kamu kurumuna gidecem. kamu kurumu dediysem de öyle az buz bi yer değil hani. içeri girmek için basbas isminin bağrılmasını beklersin kapısında. içeriye de öyle laylaylom giremezsin. gerçi içeri girmenle dışarı çıkman bazen 3 dakikanı almaz ama o 3 dakika bile önemlidir ki. isim bağrıldığında girdin girdin giremedin yandın:) öyle bi kamu kurumu işte. ha ne diyodum acelem var çıkıcam. bi yandan telefonum susmaz. biri kapıdan girer derken aklıma ypı kredi world kart kredi kartı ödemem olduğu geldi. acilen bankaya gideyim dedim. yoksa kamu kurumu dönüşü mesai saatini kaçırma ihtimalimde var. neyse, bi güzelcene girdim. EFT ile paracığmı gönderdim. dekont yerine e-maile gönderin dedim. e-maile gelen postayı açtım, banka klasörüne gönderecektim kiiiiii...... alacaklı hanesinde yazan ismin benim ismim olmadığnı farkettim. 783,33 YTL'yi bizim yuse'nin hesabına eft etmemiş miyim? hay yüzbin kunduz. bıraktım internet bankacılığını, aradım bankanın kendisini. kendimi tanıttım durumu anlattım. dediler bi fax çekin bize döndürmeye çalışalım parayı. Tabi bu laf hayal edip epey bi güldüm içten içe. şimdi benim para almış adresi yavaş yavaş gidiyo , arkadan bizim bankanın müşteri hizmetleri koşuyoo.
- para hanım, para hanım bi dakka gidemezsiniz.
benim para hanım pek kibirli, saçlarını ataraktan dönüyo müşteri temsilcisine.
- ne demek gidemem kuzummm. adres belli, yolum uzun, lütfen çekilir misiniz yolumdan. hesabına geçmem gereken bi kredi kartı var.
müşteri temsilcisi ter içinde,
- ama ama bi yanlışlık olmuş, adresi yanlış vermişler para hanım.
- ne demek yanlış adres. siz benim kiminle çalıştığımı bilmiyorsunuz herhalde ada hanım hiç yanlışlık yapmadı bu zamana kadar.
- Efendim doğrudur da bu kez yapmış, beşer şaşar.
- Hayır efendim beni kandıramaz, yolundan döndüremezsiniz. Hem siz nası konuşuyorsunuz öyle ada hanımın arkasından ileri geri.
- Para hanım lütfen inanın bana, bakın bu da ADA hanımın faksı.
- Bu alelade bi kağıt parçası, hani bunun aslı, hem ben nerden bileyim Ada hanım imzalamış, ortalık sahtekar kaynıyor, rahat bırakın beni.
müşteri temsilcisi çaresizlikle geri döner. para hanımda yoluna devam ederken yolda karşılaştığı dolar bey ve euro'ya selam verir.

Olay böyle olmasa da sonuç bu oldu. param başka bi hesaba gidip, kuzu kuzu yattı. Dedim napcam ben şimdi. efenim deidler , parayı gönderdiğiniz şahısla irtibata geçin, bundan sonra ancak o yardımcı olabilir. Sevindim tabi, en azından tanıdık, tanıdık ne kelime benim manevi ev arkadaşı. açtım telefonu böyleyken böyle yetiş yuse param gitti. O da işin bi ucundan tuttu. Y.K.müşteri hizmetlerini aradı, onlarda bi faks istediler, parayı EFT yapılan hesaba iade edin diye. Bi kaç gün ses çıkmayınca araya torpil kondu falan filan uzun hikaye. aradan yaklaşık 10 gün sonra Yapı Kredi müşteri hizmetlerinden aranmış bizim yuse, "efenim EFT hesabına göndermek için 30 YTL EFT masrafı alıcaz onaylıyo musunuz" hiç onaylar mı benim yusem. hem suçluyuz hem güçlü, bi miktar ses yükseltmek suretiyle müşteri temsilcisi kendine getirilmiş ve bunun üzerine kızcağız. EFT yapılan bankadan bizi arasınlar, bi seferlik masraf almayalım demişler. Durum böylece bana intikal etti. ben (artık açıklıyorum bankamı) işbankası'nın burdaki şubesine telefon edip durumu izah ettim. kızcağız anlayışlı arayalım tabi dedi. Bi kaç saniye sessizlik oldu. Nereye arayayım efendim. Valla bilmiyorum dedim. O telaş içinde ne yuse ne de ben Y.K.nin hangi birimi ile görüştüğümüzü sormamışız bile. Bu kez tekrar Y.K. müşteri hizmetleri aradım. Telefona cevap veren (ki bunların hepsi özel bi eğitimden geçtiğini biliyorum aynı tonda konuşuyorlar. "merhaba efendim ben ebru nasıl yardımcı olabilirim." cümlesini "siz öyle önemli bi insansınız ki, ne deseniz haklısınız haklı olmakla kalmıyosunuz, ayrıyetten ben sizi çok seviyor ve saygı duyuyorum. beni aramış olmanızdan öyle mutluyum ki , o kadar olur yani" cümlesiyle aynı tonda söylüyorlar. Eminim evimin yandığını da böyle bi tonda haber verirler. hiç bir tını farkı, duygu falan yok. yani tamam anlıyorum, sabırlı olmak öğretilmiştir de, be kardeşim bu işin mutluluktan güler bir ses tonuyla yapmak zorunda mısınız? mesela çok sakin ve donuk bi tonda da bunu yapabilirsiniz. hem böylece yüzyüze görüşmenin getirdiği o soğukluğu daha iyi hisseder, ona göre konuşuruz de mi? neyse sadede geliyorum.) bu mutlu ses tonlu hanım kızımıza derdimi anlattım(bunların erkek versiyonları hiç çekilmiyo o da ayrı bi mevzu tabi) o da bana kıpır kıpır bahar neşesi dolmuş içinden taşan duyguları ifade eder tonda, genel müdürlük numarasını verdi. Y.K. Genel Müüdürlüğünü aradım ve nihayet güleç ses tonu taşımayan, senin benim gibi duyguları olan ve bu duygularını da ifade etmekten çekinmeyen bi hanımla konuşmaya başladım. duruumu izah ettim, o da bizim nerde yanlış yaptığımızı anlattı, hatta bi ara ses tonu "olmaz ki kardeşim, başvurunuzda öyle demiyonuz ama, naber " halini bile aldı. Sonuç olarak yeni bi başvuru yaparak, paranın yusenin ismine gönderilmesini talep etmemiz gerektiğini, yüzlerce güleç tonlu müşteri temsilcisi ile dakikalarca süren telefon diologundan sonra öğrenmiş olduk. Benim para hala Y.K'de yatıp duruyo. tabi rahattır da şimdi, zırt pırt girip orda mı diye bakan, ordan oraya sürükleyip oynayan bi ada yok... ah para ahhh, dinleyeydin güleç sesli müşteri temsilcisinide döneydin yuvana, hesabıma, ben seni başka yerlere gönderecektim. Kısmetse para hanımla önümüzdeki hafta meçhul bi günde karşılaşmayı umuyorum. "Tüm bankaları ve müşteri temsilcilerini seviyorum. " bunu hangi ses tonuyla söylediğimi siz tahmin edin artık.