Cumartesi, Ekim 07, 2006

topitik topitik, bisiklet, tiviti


Duduyla bakkala markete gittiğimizde, içeri girmeden önce karşıma alıp;
- bak adacım içerden kendin için sadece 1 tane bi şey alabilirsin , ona göre seç diyorum.
Markette ya da bakkalda, zaman zaman farklı şeyler alsa da genellikle karşı koyamadığı iki şey var: topidik topidik ve sakız...
Her seferinde elimizde bir topidik topidikle geldiğimiz için, geçen gün bi baktım dolaba 8- 10 tane topidik topidik. Onları çıkarıp, güzel bi bardağın içine dizdim. Dudu'ya da,"adacım, yemekten sonra istersen bi tane yiyebilirsin dedim.


Bu arada aklıma gelmişken, Duru'nun evin içinde bisikletiyle bir bütün olduğunu, evin tüm köşelerine bisikletiyle ulaştığını, hatta oyun oynarken çişi geldiğinde, koşarak daha çabuk gidecekken, ısrarla bisikletine binmeye uğraştığını ve bu yüzden adası tarafından kucaklanmak suretiyle tuvalete yetiştirildiğini biliyor muydunuz? Bunun postla ne ilgisi var diyeceksiniz. Aslında yok da, anlatacağım sahnenin içinde bisiklette var ve nerden çıktı bu bisiklet, yazarın bize bi oyunu mu demeyesiniz diye yazıyorum.


Duru hanımın kreşten döndükten ve yemek yedikten sonra ya hamul aletleri ile abara yapar, ya boya kitaplarını alıp adaya kitapları boyatır, ya yap boz yapar ya da çizci film izler. Ama son günlerdeki en büyük aktivitesi çizci film izlemek... Ama ne izlemek, Madagaskar'ın ilk CD'sini kaç kez seyrettim hatırlamıyorum. İkincisini seyretmek kısmet olacak mı onu da bilmiyorum:)
Her neyse yine öyle bi gün Dudu yemekten sonra bi çizci film seçti ve dedesiyle adasını esir alıp, pür dikkat izledi. CD bitince, adası artık yatma saatinin yakın olduğunu, dedesinin tv izlemek istediğini söyledi. Duru'da bunu makul bulmuş olacak ki ses çıkarmadan boyama kipatıyla ilgilenmeye başladı. O sırada tuvalet lavabosuyla ilgilenmekte olan ada içeriden bi ses duydu.


- Ada bak ne buldum. Tiviti. Çok hoşuma gitti isleyebilir miyim?
- Hayır dudu, bi tane izledin ama yeter artık.
Bu cümlenin ardından on saniye sonra, dudu bisikleti ve tiviti CD'siyle tuvalet kapısındaydı.
- Ada lütten, başka izlemicem. İzleyebilirim mi?
- Hayır annecim.
- Ama lütten.
- Hayırrrrr...
- ÜÜüüüüüüüü.
- Duducum çok ağlayasın varsa, doğru odana. Orda bi ağla rahatla sakinleş ondan sonra gel.
- Üüüüüüüü.
- Duducum boşuna yoruluyorsun. İzlemeyeceğiz.
- Üüüüüüüüü.
sesi eşliğinde bisikleti ile wc kapısından uzaklaştı. Yaklaşık, bi iki dakika sonra, yine bisikleti ile birlikte wc kapısına geldi. Tivitiyi izleyemediği için ağlamaktan perişan olmuş (!) o değilmiş gibi, bisikletin üstünde ve elinde bi adet topitopla gayet güleç;
- Ada topidik topidik yiyebilirim mi?
- Kızım yemekten sonra yedin ya. Bi tane yeter.
- Ama olmaz. Yiyebilirim mi?
- Of dudu nerden çıktı şimdi bu?
- Ama lütten.
- Neden Duru? Neden topidik topidik yiyiceksin ki.
- Hani ben tiviti seyredecektim ya. Hatıllıyon mu? Hani sen olmas dedin ya. Hani ben ağladım ya. Hatıllıyon mu? İşte onun için.