Salı, Nisan 15, 2008

- Duru hadi yemek yiyelim.
- anne.
- efendim.
- şimdi 2 soğan, 6 patates, 8 dotomes
- eeee?
- bizim düdüklümüz var mı?
- varrr.
- iyi buınnarı atıcaz, pişicek. bu kadar basit.
- kimden aldın bu tarifi sen?
- mini...
- mini???
- mikimaas'ın minisi...
- hımmmm. ama anneciğim olmaz ki. eksik gibi bu?

bu cümlenin üzerine, dudunun gözleri doldu. konuşmasıyla birlikte sicim gibi yaşlar yanaklarından boşalmaya başladı.
- yine bana inanmıyorsun? yalan mı söyleyeceğim sana?
- kızım ağlama, sadece eksik dedim.
- hayır inanmıyorsun bana. zaten ataberk de inanmıyor.
- nasıl yani. neden inanmıyor.

burada ağlamaktan konuşamaz hale geldi.

- kardeşim olduğuna inanmıyo. kardeşim var dedim. aşenaz adı dedim. inanmıyo bana.

nasıl kıyarım sana ben. ah bal köpüğüm. gittim yanına sarıldım. ben inanıyorum annecim dedim. 2 soğan 6 patates 8 domates, malzeme yok ama olunca yapalım beraber. aşenaz da senin kardeşin kim isterse inanmasın, ağlama artık dedim. koynumda içini çeke çeke ağladı, sakinledi, rahatladı.

bi kaç gün sonra, yatmadan önce olmayacak bi şey istedi. şimdi ne olduğunu hatırlamıyorum. olmaz deyince ağlamaya başladı yeniden. ses çıkarmadım bi süre ağlamasına izin verdim. sonra dönüp yeter artık bunun için de ağlanmaz ki dedim. içini çeke çeke

- ben ona ağlamıyorum ki. ataberk bana inanmıyo onun için ağlıyorum dedi. kardeşim olduğuna inanmıyor...

dayanamadım sarıldım. ağlama annecim dedim. biraz sakinleştikten sonra.

- yarın gidiyosun ataberk'e "sen beni üzüyorsun, ağlatıyorsun, bana inanmıyorsun, ben de seninle konuşmayacağım" diyosun dedim.

yaşları kurumamış gözlerini kocaman açtı.

- ee o zaman ataberk'te benimle konuşmazsa...

ahhh akılsız kafam nasıl da düşünemedim. minik kalbi o yüzden bu kadar üzgündü. ataberk'in ona inanmamasına da onunla konuşmamasına da dayanamıyordu.
yutkundum.
-olsun annecim. seni bu kadar üzüyorsa, varsın konuşmasın, belki seni neden üzdüğünü bilirse , bi daha yapmaz dedim.

biraz durdu. sonra " bi daha ki doğumgünüme aşenaz da gelsin. herkes görsün kardeşim olduğunu, o zaman ataberk'te bana inanır " dedi.

"tamam annecim söyleriz şirin'e getirir aşenaz'ı herkes görür kardeşini" dedim.

mutlu oldu. sarıldık birbirimize, bi kaç dakika içinde uykuya daldı.

Ertesi gün, servisten alınca sordum. "ataberk'le konuştun mu, seni üzdüğünü söyledin mi " dedim. yüzünde kocaman bi gülümseme " söylemedim" dedi. "neden" dedim. "çünkü ataberk artık bana inanıyo" dedi. arkasından da ekledi. "2 soğan 6 patates 8 dotomes unutma düdüklüde hemen pişicek. yapalım bugün."

1 yorum:

Mathy dedi ki...

bence bigün onun dediği malzemeleri koyup düdüklüde pişirin...
sonrada birlikte deneyin. tadının kötü olduğuna ve eksik olduğuna o karar versin...böylelikle "annem doğru söylüyor" ya da "annem bu işi biliyor u test etsin, onaylasın...
sonrasında sence eksik olan malzemeleride kattıktan sonra pişirin yiyin, mutlu olun...
onda da soru işareti kalmasın...
hem birlikte keyifli vakit geçirmiş olarsınız...
çok mu dedim?
:)