Pazartesi, Ekim 16, 2006

anneler ve kızlar


İnsan kendi yavrusunu çok seviyor. Ellerine gözlerine bakıyor. Bazı bakışlarında, tavırlarında kendisini yakalayıp için için sevinirken, zaman zaman bana hiç benzemiyor diye için için üzülebiliyor. Her gün yeni bi şey keşfediyor, bu kaşifliği paylaşmak istiyor. Tekrar çocuk şarkıları öğreniyor, oyun hamurunda abara yapıyor, boyama kitaplarını onun istediği renklerde boyuyor. Beraber büyüyorsun.

Haftasonu ateşi vardı bebeğimin. Sürekli terledi, ateşi çıktı, burnu aktı (bi rolu tuvalet kağıdı bitirdik bi günde ve zaman zaman "annecim azcık su iç. burnundan çok su kaybediyosun" şakamı bile anlayıp güldü bana) sirkeli suyla sildim, başını, eklem yerlerini, öptüm, sarıldım. İlaçlarını içirdim. Tadı acı olduğu halde kuysuzluk yapmadan içti benim tarçınım. İnsan ADA'ysa bunları yaparken hiç bi karşılık beklemiyomuş, severken de öyle. Nasıl mı farkettim bunu? İşte cuma akşamı ateşi yine çıktığında yatağının yanında oturup alnını siliyordum. "Adacım ateşin çıkmış, sana şurup getireyim mi" diye sorduğumda şöyle dedi. "yok getirme, yanıma uzan, elimi tut adacım"

Bu ne demektir bilir misiniz? Kim yanınızda olsun istersiniz gerçekten hasta iseniz, kim olsun istersiniz ve kime hiç sormadan emanet eder, etmek istersiniz kendinizi? Annenize.
Neden peki? Sevgi.
Anneniz sizi çok sever çünkü. Ve siz söylemeseniz de söylemek aklınıza da gelmese SİZ DE ANNENİZİ ÇOK SEVERSİNİZ!
İşte Duru'nun yanımda kal, elimi tut demesi, o ana kadar aklıma gelmeyen, düşünmediğim, umrumda da olmayan bi şeyi hissettirdi bana. Duru beni seviyordu.

Bu garip gelecek şimdi size, hissettiğimde bana da garip geldi. Yani ben onun annesiydim, kızlar anneler birbirlerini severlerdi. Yani annemin kızıyken, bir kız çocuğu iken bu çok doğal bi sonuçtu. Anneme bunu söylememe gerek yoktu. Ama sanırım insan anne olduğunda farklı düşünüyor ya da sevilip sevilmediğini düşünmüyor bile karşılık gözetmiyor çünkü. Ama inanın bunu duymak çok ama çok mutlu ediyor. Benden söylemesi.
Fazla geç kalmadan onu sevdiğinizi söyleyin, eğer söyleyemiyorsanız "anne sadece yanımda kal yeter" deyin, inanın sizi anlayacaktır.

10 yorum:

Adsız dedi ki...

canım adanıım; biliyorsun bizde roller değişik. hasta olan yuranım. yatamıyorum nicedir göğsüne koca dana kızı olaraktan. ya ben anneme sarılmaya gidiyorum, daha başka da bişiy yazamıycam:)

öpüyorum seni dee:))

hephercokhic dedi ki...

en güzel bi şi yapıyon yuse. yuranı benim için de öp bare.

Adsız dedi ki...

valla çok fena duygulandım hafta sonu annemle yaptığımız konuşma geldi (arkadaşlarla ilgili) kötü hissettim kendimi sen ne düşünüyon bu konuda bilemem. eve gidince bende anneme bi sarılayım ne zamandır yapmadıydım

Adsız dedi ki...

bugün telefonda epeyce konuştuk annemle...ve sonra "seni seviyorum" dedik birbirimize...:))) özledim gene beah...

Adsız dedi ki...

ada'm beniimm, ne güzel olmuş burası böleee.... yüzü gözü açılmış.. gerçi eski hali de güzeldi severdim ben onu da. ama değişiklik iyidir iyiiii:))

bi de ben ösledim kısss senii, çok öslediiiimmmm hemi deeee....

nu'n dedi ki...

yuran da okudu demin risaleni şekerim. zati kreşin telefonu nedeniyle duducum için endişe etmişti malum. bi de bunları okudu, hala söleniyo.
yalnız yuran acık iyileşince hastaneyi basıcaz zannımca. paragöz doktor alerjisi var biliyon yuranın, bi damlacık masumu ziyan edicekler hergeleler (tam böle diil, idare et) göz göre diyip duruyo...

bi de ne dedi biliyon mu; tabi sevicek annesini, hala emin diil mi bu kız...:))

hephercokhic dedi ki...

:) ah yuranım benim eksik olmasın. ama sevdiğini hissetmek başka, onun tarafından ifade edilmesine şahit olmak başka, hastane operasyonunu kısmetse bu cumartesi planlıyorum. durumdan haberdar edderim sizleri.

hephercokhic dedi ki...

anneler özleniyo be mathy özlenmez mi? hem en çok sevdiğimiz hem en çok didiştiğimiz:)

nu'n dedi ki...

peki bakalım ama annem diye söylemiyorum pek bi başarılıdır bu konuda. tecrübe ettikti bizim evden iki blok yukarıdaki öpözel hastahanemisde:) saygıda kusur etmezler valideme artıkın:)))

Adsız dedi ki...

Çocuklar gerçek felsefecilerdir. Çocuk yeniyi görendir.Baştadır, başlangıçtadır. Dünyayı henüz gelenekten gelen kalıplarla görmekten uzaktır. Şaşar, şaşırır, hayran olur. Ondan öğreneceğimiz çok şey vardır. Biz henüz çocuklardan, kadınlardan, ezik insanlardan, zulme uğramış azınlıklardan, sesi çıkmayan, yaşam biçimi bizlerden çok farklı insanlardan öğrenmemiz gerekeni öğrenemedik. Bunların içine "akıl hastası" olarak tanımlanmış bir bölük insanın yaşama bakışlarını da katmak gerek. Çok sesli düşünmeyi öğrenmek, farklı gözlerin gördüğü dünyalardan anlamlar deşirmeyi öğrenmek gerek...Ahmet İnam, Felsefe Profosörü...